Malumunuz blog üniversite hayatı,tavsiyeler,eğlenceli anlar ve benzerleri üzerine. Ancak sonu anlatan bir yazı ile başlamak istedim.
Evet , mezuniyet... Çoğumuzun "mezun olsam da kurtulsam" dediği o süreç. Sizinle kendi üniversite mezuniyetimi kısaca kâh edebi , kâh espirili bir dille paylaşmak istiyorum.
Mezun oldum bir süre sonra diplomayı almaya gittim. Hani sevgiliden ayrılırsın ya, bir başka soğuktur yeryüzü ve yabancıdır herşey , en çok da O. İşte tam o duruma yakın birşey. Öğrenci kimliğimi istedi öğrenci işlerindeki çoğumuzun sevmediği memur. Verdim. Birşeyle beraber zımbaladı kenara ayırdı.İşte şunu şunu teslim aldım diye yazı yazdım imzaladım. Bana ait ne varsa verdi. Lise diploması, vesikalık fotoğraflarım v.b. En son diplomayı aldım.
Tamam mı dedim, tamam dedi. Tebrik etti. Döndüm arkamı çıktım. Son kez öğrenci işlerinden çıkıyordum. Belki de bir daha fakülteye adım atmayacaktım. Burası en güzel yaşlarımın bir kısmının geçtiği mekandı. Rengi beğenmediğimiz bir sarı , merdivenleri çık çık bitmeyen, ancak garip bir duyguydu. Buruk bir sevinç. Neden bu sürekli şikayet ettiğim binadan ayrılırken böylesine buruktum. Hiç aklımın ucundan geçmemişti. tamam tamam fazla duygusala bağlamayalım.
Çok uzakta değil öğrenci evinden birkaç kilometre ötede öğrenci evinden bekar evine geçiş yaptım. Aynı şehirdeyim, öğrencilik yaşantısından da pek bir farklı değil. Artık sınavlar yok , para kazanıyoruz bir de cendermeler var her an kapıya dayanabilirler. Malum, askerlik.Sonra yine iş bulmak diye uzar gider liste ve aynı zamanda kısalır hayat...
0 yorum:
Yorum Gönder